Abdüllatif Şener korkunç gerçeği açıkladı: İktidar değişmeden düzelmez

TAKİP ET

Evren Özalkuş'un sunduğu TELE1 Ana Haber'e katılan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, 2 bin 825 lira 90 kuruşluk asgari ücreti değerlendirdi. Kabul edilen asgari ücret yetersizdir diyen Şener, 2021'de asgari ücretin açlık sınırının altında kalacağına dikkat çekti.

Evren Özalkuş'un sunduğu TELE1 Ana Haber'e katılan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, 2 bin 825 lira 90 kuruşluk asgari ücreti değerlendirdi. Kabul edilen asgari ücret yetersizdir diyen Şener, 2021’de asgari ücretin açlık sınırının altında kalacağına dikkat çekti.

Kabul edilen asgari ücret yetersizdir diyen Şener, “Kabul edilebilir bir düzeyi yansıtmamaktadır. Yüksek gıda enflasyonuna rağmen verilen bu para yetersizdir. Yüksek gelir gruplarından vergi almayan hükümet, asgari ücretten vergi almaya devam etmektedir” dedi.

2021’de asgari ücretin açlık sınırının altında kalacağına dikkat çeken Şener, “Bunda bir insaf var mı? Bunda bir vicdan var mı? “bir kişiye tam 9, 9 kişiye bir pul, bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” yapılan iş budur. Kuzulara şah olsa bir kursun yapmayacağı taksimi burada bu ülkede yaşayan elinin emeğini alnının terini bu ülkenin kalkınması için harcayan insanlara hükümet yapıyor. Vatandaşı geçim zorluğu içerisinde bırakan bir politika ile karşı karşıyayız. Orta sınıf eriyor, Türkiye’de çok yoksul bir kesimle çok zengin bir kesim ortaya çıkıyor.

Bu sürdürülemez bir durumdur mutlak süratte dönüşüme uğraması lazımdır. Bu politika iktidarın mutlak politikası olduğundan iktidarın değişmesi lazım. İktidar değişmeden Türkiye’de gelir dağılımı düzelmez. 18 yıldır kararlı bir şekilde bunu göstermiş ve ilan etmiştir. Bu iktidarı devam ettirmeyi istemek, asgari ücret açısından, işsizler açısından, emekliler açısından, Türkiye’nin geleceği açısından kendileri için bir umut beklememesi anlamına gelir. Bu kesimlerin ilk seçimlerde bir iktidar değiştirmesi beklenir. Türkiye bir çıkmazın içerisindedir. Bu kadar bozuk bir gelir dağılımını Türkiye’nin taşıması, bu ülke insanının bunu sürdürebilmesi mümkün değildir.

Bu hükümetin bildiğimiz, açık seçik gördüğümüz ve izlediğimiz bir politikası var. Bu politikada nüfususun daha küçük bir kesimini milli gelirden daha fazla pay alan gittikçe daha da zenginleşen bir kesim haline getirmeye çalışıyor. Düşük gelir gruplarını ise sürekli olarak daha az milli gelirden pay almaya zorlayan bir hale dönüştürüyor. Bunu politik bir tercih olarak belirlemiştir. Bu politik tercihlerde hükümetin iktidarını sürdürmesi için kendine bir takım politik avantajlar sağlıyor. Ben düşük gelir gruplarıyla niye uğraşayım zaten bana oylarını veriyorlar önemli olan yüksek gelir grupları kendi oluşturduğum zenginler milyarderler sınıfıdır. Onları besleyeceksin palazlandıracaksın. Onların vergi yükünü hafifleteceksin onları medya gücüyle diğer vasıtalarla oluşturduğu kamuoyu ile nüfusun geçim sıkıntısı çeken kesimin de zaten oyunu alacaksın diyor.

Böyle bir siyasi yöntem belirlemiştir. Bunu bile bile yapan hükümetin parayı kimden topladığı ve kime harcadığına ilişkin ana politikasının sorgulanması gerekiyor. Nüfusun yüzde 1’lik kesimi nüfusun yüzde 50’sinin milli gelirden aldığı payın iki katını alıyor. Bu oranla dünyada 5. Ülkedir. Listenin birinci sırasında Katar vardır. Katar milli gelirin yüzde 50’sini bu yüzde bire aktarıyor. Katar’ı örnek alıyorlar. Türkiye’nin de bu yola girmesi iyidir diyorlar. Kim kiminle düşüp kalkarsa ona göre bir politika belirliyor. Netice olarak ta dünyanın gelir dağılımı en bozuk olan ülkeler arasında Türkiye de ortaya çıkıyor.