Dijital platformlarda film ve diziler neden popüler? 

TAKİP ET

Türkiye'de dizi ve film sektörünün dönüşümü bağlamında geleneksel medyaya yeni medyanın katılmasıyla dijitale kayan sektörü ve de içerikleri İstanbul İstinye Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Gürkan ile konuştuk.

Türkiye’de dizi ve film sektörünün dönüşümü bağlamında geleneksel medyaya yeni medyanın katılmasıyla dijitale kayan sektörü ve de içerikleri İstanbul İstinye Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Gürkan ile konuştuk.

Gürkan, “Çeşitli medyalardan büyük ölçüde etkilenen bir dünyada yaşıyoruz, diziler, filimler, reklamlar, bilgisayar oyunları ve DVD’ler liste sonsuza kadar uzayabilir, olayları takip etmek ve bilgileri doğru bir şekilde sınıflandırmak kolay değildir” dedi.

“Dijital yayım platformları altın çağını yaşıyor”

Dijital yayın platformları covid-19 salgınıyla beraber altın çağını yaşıyor. Özellikle de yeni içerikler ve yeni oyuncuları bu mecralarda görme fırsatına sahip oluyoruz. Geleneksel yayın platformlarını ve dijital platformları ele alarak Türkiye’deki dizi ve de filmlerin tutulmasındaki asıl hedefin ne olduğunu Gürkan ile inceledik. Gürkan, “Kurgu, hikâyeyi daha heyecanlı hale getirmek için her zaman tek taraflı olarak abartır” dedi.  Türkiye’deki dizi-filmlerin tutulmasındaki asıl hedefin iyi bir kurgu olduğunu belirten Gürkan, kurgunun örneğin filmlerde çok gerçekçi olarak da sunulabileceğinden bahsederek gerçeğin yani günlük yaşamın genellikle o kadar heyecan verici olmadığını ancak kurgusal bir hikâyede daha heyecan verici şeyler olduğunu söyledi. Arka plan, makyaj, kamera açıları ve günlük problemlerin olduğu yapay bir gerçeklik yaratılmaya yardımcı olunduğunun altına çizen Gürkan, “Film izlerken bir sahne çok romantik olduğu için ağlamanız ya da harika bir kitap okurken anlatılan hayal dünyasında kaybolmanız tamamen normaldir. Film bittiğinde ve kitabı bıraktığınız zaman, günlük hayatınıza hızla geri dönersiniz ve ev ödeviniz gibi gerçek problemlerin üstesinden gelebilirsiniz” dedi.  Filmlerdeki ana karakterler ile bağ oluşmasına dikkat çeken Gürkan, film ve dizilerin kurgudan ibaret olduğunu unutmamakta yarar var dedi.  Çeşitli mecralardan büyük ölçüde etkilenen bir dünyada yaşadığımızı söyleyen Gürkan, dizilerden, filmlerden, reklamlardan, bilgisayar oyunlarından ve de DVD’lere olayları takip etmemiz de bilgileri doğru bir şekilde sınıflandırmanın kolay olmadığını vurguladı.

“Türkiye, kültürel olarak mozaik bir coğrafya her tür kültürel değerlerin yansıtılması mümkün olabilir”

Türkiye’de film ve dizi sektörlerinin özellikle son 15 yılında büyük ilerleme kaydettiğini belirten Gürkan, Latin Amerika'ya en çok dizi ihraç eden ülke ABD'den sonra Türkiye’nin geldiğini aktardı.  Türk dizileri, Orta Asya, Balkanlar, Orta Doğu, Batı Avrupa ve Latin Amerika'da son 10 yılda en çok izlenen diziler arasında yer aldığını söyledi. Bununla birlikte Türk dizilerinin 150'den fazla ülkede prime time ‘da çok iyi izleyici rakamlarıyla yayımlandığını dile getiren Gürkan, özellikle dizilerin yayınlandıkları ülkelerde, Türk kültürüne sempati duyulmakta olduğunu belirtti. Gürkan, yabancıların Türkçe öğrenmeye başladığını, yukarıda bahsettiği coğrafyalardaki insanların, çocuklarına bile Türkçe isim verdiklerine dikkat çekti. Gürkan “Türkiye, çok kültürlü, kültürel olarak mozaik bir coğrafya ve bu yapımlarda her tür kültürel değerlerin yansıtılması mümkün olabilir. Aslında, dünya Türkiye’deki bu kültürel birikim ve zenginlikten daha fazla haberdar olabilir” dedi. Türkiye’nin dizi sektöründe çok büyük bir ihracat pazarına sahip olduğuna değinen Gürkan, bu etkiyi daha iyi değerlendirebileceğimize atıfta bulundu. Kamuoyundan başka seçeneğimiz yok diyen Gürkan, devletten doğrudan teşvik olmadığını, teşviklerin şu ana kadar yeni başladığını ifade etti. Yeni teşviklerin ise Ekonomi Bakanlığı İhracat teşvikleri olduğunu söyledi.

“Geleneksel medyanın var olabileceğini düşünmüyorum”

Geleneksel medyaya yeni medyanın katılması sonucunda kitlenin yeni medya araçlarıyla dizi-filmleri takip etmeye dönüşmesinden söz eden Gürkan, “Geleneksel medya ve dijital dünya, özellikle eski medya söz konusu olduğunda hala birbirine bağlıdır. Ancak gelecekte, içeriklerini internete uyarlamadan geleneksel medyanın var olabileceğini düşünmüyorum” diyen Gürkan, bu geçişin günümüzde çeşitli mecralardan görebileceğimizi aktardı. Birtakım sektörlerin dijitale evrildiği gibi görsel-işitsel içeriklerinde deneyimlenme süreçleri de dijitale evrilmiş durumda olduğunu belirtti. Ücretli yayıncılık platformların üzerinde duran Gürkan, ücretli yayıncılığın yıllardır patlama yaşadığını ve her geçen gün bu anlayışla yayın yapan platformlara bir yenisi eklendiğini söyledi. Gürkan, izleyici, artık izleme süresinin sadece yarısını yüzde 54 civarında doğrusal televizyon izleyerek geçirdiğini ve bu eğilimin gün geçtikçe düşmekte olduğunu açıkladı. Gürkan, “Televizyon izlemenin yaklaşık üçte biri on yıl içinde dijital platformlara taşındı ve devamı da gelecek” dedi. Genç izleyicilerin bu matematikte oranın üçte ikisini oluşturduğunu belirten Gürkan, sonuç olarak birçok ülkedeki kamu hizmeti yayıncılığı için yalnızca büyük bir önem kaybı olmadığını aynı zamanda özel yayıncılar için reklam gelirlerinde de aynı ölçüde büyük bir düşüş yaşamaları anlamına geldiğini ileri sürdü. Dijitalleşmedeki bu hızlı değişim ve dönüşümün gündelik yaşamlarımız gibi medya tüketim alışkanlıklarımızı da değiştiğinden söz eden Gürkan, Pandeminin de etkisinin desteklemesiyle yaşamlarımıza daha fazla nüfus eden dijitalleşmenin etkilerini hızlı bir şekilde hissedeceğimizin altını çizdi.

“Squid Game dizisi iki faktör ile çok ses getiren iş oldu”

Dijital platforma yer alan diziler neden bu kadar çok sevilmekte ve de konuşulmakta. Tüm dünyada çevrimiçi dizi-film izleme giderek yayınlaşıyor ve içerik tüketicileri her geçen gün farklı içerikleri tüketmek istiyor. Bu tüketimi son dönemlerde çok konuşulan Squid Game dizi bağlamında ele alabiliriz. Güney Kore’nin artık dünya çapında bir isim yaptığının altını çizen Gürkan, “Dünyanın dört bir yanında birçok insanın "Kalamar Oyununu” izliyor. Bu dizi stilize, absürt ve fantastik olana duyulan arzu, video oyunlarına yakınlık ve insan uçurumlarına bakma cesaretini bir araya getiriyor” dedi. Dizi bir şekilde sonunda bağımlılık yapan bir dizi haline geldi sözlerinin üzerinde duran Gürkan, "Squid Game"deki oyun, bu seriyi "Açlık Oyunları" veya "Sineklerin Efendisi" gibi öncekilerden ayıran ilginç bir kuralı da beraberinde getirdiğine değindi. Gürkan “Diğer oyuncuların çoğunluğu oyunu bırakmaya karar verirse, hemen tamamlanmalıdır. Ama o zaman kimse ödülü kazanamaz. Hem karakterler hem de izleyiciler, para için ne kadar ileri gitmek isteyebilecekleri ve kapitalist toplumun insanları ne kadar şiddete sürükleyen kısıtlamalara tabi tuttuğu sorusuyla karşı karşıya kalıyor” dedi. Dizinin aslında bu kadar büyük bir hedef kitleye yönelik olmadığını düşünebilirsiniz diyen Gürkan, başarının psikolojik faktörlerden kaynaklanabilecek birkaç nedeni de olduğunu da gösterdiğini belirtti. Gürkan, İnsanların kendilerini egemen sınıfın bir parçası olarak değil, mazlumlar veya ezilenlerle özdeşleştirerek izlendiğini söyledi. Bir diğer yandan ise dizinin “umut” faktörü baskın kılmış olduğunu ifade eden Gürkan, “İzleyiciler, en sevdikleri karakterlerin oyunlardan canlı çıkacağını umuyor. Karakterlerin çabalarının karşılığını alacağını ve polisin oyunları havaya uçuracağını ve gelecekte zenginlerin hain planlarından kimsenin acı çekmemesini umarız, umduğumuz için, kendi sorunlarımızı da çözebileceğimize inanıyoruz” dedi. İşte bu nedenlerden dizi, çok ses getirdi diyebiliriz ifadelerini ileri sürdü.

“Sinema ve televizyon film yapımları için profesyonel çekim çerçeve koşulları belirlemiştir”

Sinema TV. Sektöründeki olumlu-olumsuz yönleriyle çıkarılan kanunlar hakkında düşüncelerini belirten Gürkan, özellikle covid-19 ile film ve televizyon endüstrilerinde birtakım düzenlemeler yapıldığına değindi. Sinema ve televizyon film yapımları için profesyonel çekimin uygun çerçeve koşulları belirlemiştir diyen Gürkan, işveren ve çalışanlar kendi sağlıkları açısından dikkat etmelidir dedi. Böylece geri dönüş yönergeleri, film ve televizyon yapımları için geri dönüş hibesi çıkarıldığını aktardı. Covid-19 krizi sırasında güvenli çekim için oyuncular ve ekip için riski en aza indirmenin hizmet eden geri dönüş yönergeleri geliştirildiğini belirten Gürkan, Covid ile ilgili filme araları yalnızca tüm önlemlere uyulması durumunda kabul edilecek ve tazmin edilecek olduğunu söyledi.  Şimdiye kadar hiçbir sigorta şirketinin temerrüt için sorumluluk üstlenmeye hazırlanmadığından, başvuruya uygun film ve televizyon yapımları şu anda daha katı şartlara bağlı kalmakta olduğu bilgisini de bizlere paylaşan Gürkan, hibe söz konusu değilse korona tedavisi görüp tam aşılanmış veya test edilmiş (3-G kuralı) ile hijyen önlemleri alınarak çekim yapılabileceğini vurguladı.

 Bununla birlikte, film/televizyon endüstrisindeki çeşitlilik ve kapsayıcılık konusundaki tartışmalar giderek artmakta Gürkan, “Film/tv çalışanlarının çoğu izin programları aracılığıyla ekonomik zorlukların üstesinden gelmek ve altındaki akış hizmetlerine olan talebin artması nedeniyle her zamankinden daha fazla medya içeriği üretmek durumunda kalıyorlar” dedi. Bu olumlu bir ilerleme diyen Gürkan, “Medya içeriklerinin üretiminde, artık çeşitliliğe daha fazla önem verildiğini de söylememiz gerekiyor” dedi. Hijyenin önemli olduğunu vurgulayan Gürkan, sinema TV sektöründe bu olayın olumlu bir ilerleme olduğunu söyleyerek böylelikle içerik üretmeye de teşvik edildiğini ileri sürdü.  

Haber / Ece Sancaklı