Gün akşam olduğu vakit, güneş tepeden batar, gökyüzü alacalı bulacalı yıldızlarla rengarenk olurmuş. Karanlık her yanı kaplar, çocuklar güzel masallar eşliğinde tatlı rüyalara dalarmış. Ne yazık ki yeryüzünde gecenin karanlığından daha karanlık kalbe sahip insanlar da varmış. Onların akılları hep kötü işlere çalışır, hep kötülük yapmaktan keyif alırlarmış bu kötüler yaptıkları kötülükleri peş peşe yapmaktan öyle kötü olmuşlar ki artık onlar için iyi olmak şansı kalmamış. Akılları gibi yürekleri de kapkara olan bu insanlar her işlerini ‘karanlık’ yollardan halletmeyi maharet bilirmiş.
***
İşte bu adamlardan biri de Veli Ağa imiş. Veli Ağa önceleri köyde herkes gibi yoksul tarlalarda ırgatlık yapan bir adamken zamanla insanları kandırmayı, düzenbazlık yapmayı hileyi hurdayı öğrenerek köyde ağa olmayı başarmış. Veli ağa, insanlara sözde iyi gözükür, ama onların kanını emermiş. İnsanlara borca sürükler, faizle para verir, ödeyemeyenin malına mülküne el koyarmış. Kendisinin haksız başkasının haklı olduğu konularda ise mahkemede yalancı şahit tutar davasını kazanırmış. Her işini insanları ya korkutarak ya da rüşvet vererek gördüren Veli Ağa’nın karşısında zamanla kimseler duramaz olmuş. Herkes canından bezmiş şerrinden ürkmüş Allah’a sığınmış!
***
Bir gün Veli Ağa’nın karşısına hiç ummadığı korkusuz gözüpek, cengaver bir adam çıkmış. Veli Ağa, bu adamın pek verimli ve sulak arazisini ele geçirmek istiyor adam ise satmaya yanaşmıyormuş. Veli Ağa, ne ettiyse adamı tarlasını satmaya razı edememiş. İş inada binince Veli Ağa adamın tarlasını zorla almanın planlarını kurmaya başlamış. Veli Ağa’nın kahyası ağayı her ne kadar “Etme ağam bu kadar mal sana da 7 göbek sülalene de yeter! Bu adamın malını da almayıver. Bak bu adam dürüst biri halk arasında da seveni çok, karşına alma zararlı çıkan biz oluruz” dediyse de ağaya dinletememiş.
***
-Ben işimi bilirim bana akıl vermeyin diye direten Veli Ağa, karanlık bir planını daha uygulamaya koymuş. Veli ağa ile sulak arazinin sahibi adam mahkemelik olmuşlar. Veli ağa, bu adam tarlasını bana sattı parasını da peşin aldı ama tapuyu devretmek için imza atmaya yanaşmıyor parayı almadım diyor diye adama iftira atmış. Adam da hakikaten almadığı paranın hesabını soran Veli Ağayı yalancılıkla suçluyormuş. İş mahkemeye taşınınca tüm ahali bu olaya yakından takip etmeye başlamış, her köşede bu konu konuşuluyor kimin haklı kimin haksız olduğu tartışılıyormuş.
Veli Ağanın kadı ile arası iyiymiş. Önceden pek çok işinde kadıyı rüşvete bağlayan Veli ağa yine el altından kadıya 100 altın göndermiş mahkemeyi lehine çıkarması halinde 100 altın daha vadetmiş. Üstüne de kadıya bir de irice bir dana hediye göndermiş. Bunu duyan korkusuz köylü işi anlamış ve o da kadıya bir dana göndermiş ve danayı kadının kapısının önüne bağlamış. Gel zaman git zaman danalar kadının kapısının önünde dikkat çeker olmuş. İşler gittikçe kızışıyor kadı da işin içinden çıkmakta zorlanıyormuş.
Kadıyı bir telaştır almış, dava büyümüş danalar höykürmüş vatandaş gözünü bu işin üzerine dikmiş. Kadı geceleri uyuyamaz olmuş ve karısına akıl danışmış.
-Hanım hanım.. Bu dava benim başımı yiyecek! Rüşvet aldığım öğrenilirse hem kadılık gidecek hem de kelle ne yapmalı nasıl işinden çıkmalı diye karısına sormuş. Hanım da kadı efendiye: İyi düşün bey, her tatlı tatlı yemenin acı acı çıkarması olur, sen sardın bu işi başımıza sen kurtar bizi bu beladan demiş.
Kadı da cin fikirli bir adammış sonunda çareyi bulmuş, mahkeme günü danaları mahkemenin avlusuna getirtmiş. Veli Ağa ellerini oğuştura oğuştura mahkemeye gelmiş. Kazanacağına eminmiş çünkü. Kadı efendi danaların ipini eline almış ve mahkemeyi izlemeye gelen ahaliye bir nutuk atmış:
-Ey ahali bilirsiniz ben Allah’ın adil sıfatının yeryüzündeki temsilcisiyim, bize haksızlık yapmak düşmez, bu ağalar bana dava kazanmak için dana hediye göndermiş benim rüşvet almadığımı herkes bilir, ben de bunun için bu danaların kuyruğunu birbirine bağlayıp birini doğuya birini batıya süreceğim hangi dananın kuyruğu önce koparsa o danayı gönderen adam davayı kaybeder demiş ve danaların kuyruğunu bağlayıp hayvanları kovalamış. Kaderin cilvesine bakın ki Veli Ağanın danasının kuyruğu çekişmede önce kopmuş davayı korkusuz köylü kazanmış. Veli Ağa da:
-Olmaz olamaz böyle mahkeme olmaz, sana onca para verdim, bal kaymak yedirdim bunu bana nasıl yaparsın diye bağırmaya başlamış. Halk bunu duyunca Veli Ağanın iftira attığını anlamış ve ağanın üstüne yürüyüp ağayı köyden kovalamış. Kadı da padişah tarafından görevden alınıp kellesi vurulmuş. Bir dana kuyruğu bir ağanın sonu olmuş.
Dana nın kuyruğu koptu demek