-----Sponsorlu Bağlantılar-----
-----Sponsorlu Bağlantılar-----
Yılmaz Özdil, Erdoğan’ın kendisine sadakat gösteren yol arkadaşlarıyla yola çıkmayı tercih eden bir lider olduğunu belirtti ve bu tanıma uymayan bir durumu geçmişte nasıl yaptığını anlattı.Özdil şunları söyledi: "Erdoğan, yakın arkadaşlarına ve yol arkadaşlarına güvenen, başkalarına güvenmeyen biridir. Bu bağlamda Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın çalışma arkadaşı kriterlerine uymuyordu. Erdoğan’ın hayatında yer almamış biriydi; ne İmam Hatip’te, ne Milli Görüş’te, ne Refah Partisi’nde, ne de belediyede yolları kesişmişti. Ahmet Davutoğlu’nun siyasi bir geçmişi bile yoktu, Malezya’daydı. Peki, Erdoğan neden ve nasıl Davutoğlu’nu önce büyükelçi, sonra Dışişleri Bakanı, daha sonra AKP Genel Başkanı ve Başbakan yaptı, ardından aniden partiden kovdu? Bu sorular 2014 yılına kadar sorulmadı."Ahmet Takan, yazısında “Ahmet Davutoğlu’nu siyasete Abdullah Gül'ün soktuğunu, Gül’ün Davutoğlu’nu büyükelçi yaptığını, Erdoğan’ın ise o dönem Davutoğlu’ndan hoşlanmadığını” belirtti. O günlerde Gül ve Davutoğlu geleceğe dair gizli planlar yaparken, Hakan Fidan da bu sürecin bir parçasıydı.Abdullah Gül, kapalı kapılar ardında söylediklerini gerçekleştirecek siyasi iradeyi gösteremedi, dik duramadı ve Erdoğan’ın elindeki dosyalar yüzünden ona karşı var olan korkusunu yenemedi. Erdoğan, Gül’ün altını oyma operasyonlarına hız verdi ve onu yalnızlaştırarak Köşk’e hapsetti. Gül, yurtdışındaki destekçileri de kaybedince, ilk başbakanlığı döneminde kendisine yapılan uyarıların doğruluğunu kabul etmek zorunda kaldı.
-----Sponsorlu Bağlantılar-----