Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Tiroid Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ersin Akarsu, 25 Mayıs “Dünya Tiroid Günü” kapsamında yaptığı açıklamada, her yaştaki insanı ilgilendiren tiroid hastalıklarının milyonlarca kişi için değişik sağlık problemlerine yol açtığına dikkati çekti.
Türkiye'de de oldukça yoğun tiroid hastası olduğunu ve çok başarılı tedaviler uygulandığını belirten Prof. Dr. Akarsu, hastalık hakkında bilgiler verdi.Prof. Dr. Akarsu, tiroid bezinin metabolizma hızının ana kontrol ögesi olan tiroid hormonlarını üretip depoladığını, bu hormonların tüm vücut dokularının ve organlarının doğru çalışması için gerektiğini vurgulayarak, tiroid fonksiyon bozukluğunun tüm dünyada, özellikle kadınlarda çok yaygın olduğunu, ayrıca bu tür sorunların daha erken yaşta ortaya çıktığını anlattı. Yakın zamanda doğum yapmak, menopoz sırasında ortaya çıkan hormonal değişiklikler gibi bazı dönemlerin kadınları tiroid sorunlarına karşı daha duyarlı hale getirdiğini aktaran Prof. Dr. Akarsu, tiroid fonksiyon bozukluğu riskinin yüksek olduğu durumları şöyle sıraladı: "Ailenizde tiroid sorunları varsa (hipotiroidi ve hipertiroidi, tiroid kanserleri), Tip 1 diyabet gibi bir otoimmün hastalığınız varsa (hipotiroidi ve hipertiroidi), 60 yaş üstündeyseniz (hipotiroidi ve hipertiroidi), kişisel öykünüzde tiroid hastalığı varsa veya tiroid ameliyatı geçirdiyseniz, Down veya Turner sendromunuz varsa (hipotiroidi), kişisel öykünüzde lityum kullanımı mevcut ise (hipotiroidi), ilaçlarla aşırı miktarda iyot almışsanız (hipertiroidi ve hipotiroidi), radyasyon tedavileri görmüş veya boyun bölgenize ışınlama (radyoterapi) yapılmışsa, beyaz ırk ve Asyalılar diğer ırklardan üç kat daha fazla risk altındadır."

İyotun tiroid hormonu üretiminde, fetüsün ve yeni doğan bebeğin gelişiminde temel bir unsur olduğunu belirten Prof. Dr. Akarsu, şöyle devam etti: "Yaşamın tüm evrelerinde sağlık açısından vazgeçilmez bir besin kaynağıdır. Vücudumuz iyot üretemediğinden, sağlıklı bir beslenmeyle düzenli olarak tedarik edilmelidir. Dünya Sağlık Örgütünün bir raporuna göre, iyot eksikliği dünya genelinde yaklaşık 54 ülkede görülmektedir. Ülkemizde de iyot eksikliği ciddi bir halk sağlığı problemi olup 1998-2000'de başlayan sofra tuzlarının zorunlu iyotlanması ve iyotlu tuz tüketimiyle özellikle şehir merkezlerinde bu sorunun önüne geçilmiştir."
Türkiye'de de oldukça yoğun tiroid hastası olduğunu ve çok başarılı tedaviler uygulandığını belirten Prof. Dr. Akarsu, hastalık hakkında bilgiler verdi.Prof. Dr. Akarsu, tiroid bezinin metabolizma hızının ana kontrol ögesi olan tiroid hormonlarını üretip depoladığını, bu hormonların tüm vücut dokularının ve organlarının doğru çalışması için gerektiğini vurgulayarak, tiroid fonksiyon bozukluğunun tüm dünyada, özellikle kadınlarda çok yaygın olduğunu, ayrıca bu tür sorunların daha erken yaşta ortaya çıktığını anlattı. Yakın zamanda doğum yapmak, menopoz sırasında ortaya çıkan hormonal değişiklikler gibi bazı dönemlerin kadınları tiroid sorunlarına karşı daha duyarlı hale getirdiğini aktaran Prof. Dr. Akarsu, tiroid fonksiyon bozukluğu riskinin yüksek olduğu durumları şöyle sıraladı: "Ailenizde tiroid sorunları varsa (hipotiroidi ve hipertiroidi, tiroid kanserleri), Tip 1 diyabet gibi bir otoimmün hastalığınız varsa (hipotiroidi ve hipertiroidi), 60 yaş üstündeyseniz (hipotiroidi ve hipertiroidi), kişisel öykünüzde tiroid hastalığı varsa veya tiroid ameliyatı geçirdiyseniz, Down veya Turner sendromunuz varsa (hipotiroidi), kişisel öykünüzde lityum kullanımı mevcut ise (hipotiroidi), ilaçlarla aşırı miktarda iyot almışsanız (hipertiroidi ve hipotiroidi), radyasyon tedavileri görmüş veya boyun bölgenize ışınlama (radyoterapi) yapılmışsa, beyaz ırk ve Asyalılar diğer ırklardan üç kat daha fazla risk altındadır."

İYOT EKSİKLİĞİNİN ETKİSİ
Prof. Dr. Ersin Akarsu, dünyada yaklaşık 1,6 milyar insanın risk altında bulunduğu iyot eksikliğinin, dünyanın en sık görülen hastalıklarından olduğunu, iyotun hipotiroidi (yetersiz tiroid bezi çalışması) ve hipertiroidinin (fazla tiroid bezi çalışması) gelişiminde önemli bir faktör olduğunu vurguladı.İyotun tiroid hormonu üretiminde, fetüsün ve yeni doğan bebeğin gelişiminde temel bir unsur olduğunu belirten Prof. Dr. Akarsu, şöyle devam etti: "Yaşamın tüm evrelerinde sağlık açısından vazgeçilmez bir besin kaynağıdır. Vücudumuz iyot üretemediğinden, sağlıklı bir beslenmeyle düzenli olarak tedarik edilmelidir. Dünya Sağlık Örgütünün bir raporuna göre, iyot eksikliği dünya genelinde yaklaşık 54 ülkede görülmektedir. Ülkemizde de iyot eksikliği ciddi bir halk sağlığı problemi olup 1998-2000'de başlayan sofra tuzlarının zorunlu iyotlanması ve iyotlu tuz tüketimiyle özellikle şehir merkezlerinde bu sorunun önüne geçilmiştir."